Köyüme köylüme Merhaba
Yaklaşık bir ay önce tedavi için İstanbul'a gelen kardeşim Ziya Tüfekçi bu siteyi tanımama sebep oldu.İşlerimin ve seyahatlerimin yoğunluğundan bir aydır siteye giremedim.Bugün girdim ve siteyi inceledim.Köşe yazılarını okudum.Sonra bana hissettirdiklerinizi paylaşmak istedim.
Eğlenmenin mutlu olmanın seyahat etmek,müzik dinlemek,pahalı restaurantlarda yemek yiyerek dedikodu etmekten ibaret olduğu , tükettikçe doyuma ulaşacağımızı zannettiğimiz bir ortamda yaşıyor doyumsuzluğumuzun verdiği mutsuzlukla yaşıyoruz.
Çalıştığım bütün çok uluslu şirketlerde aldığım onlarca eğitimlerin hepsi kariyer yapmak ,yukarılara çıkmak profesyonel yönetici olmak üzerine eğitimler olmuştur.Bu eğitimlerin içerikleri güzel cümlelerle süslenmiş liderlik ve yöneticilik eğitimleridir.Ancak işin özüne geldiğimizde duygusal olmamamız gerektiğini(rahatça adam harcamayı) soğukkanlı karar vermeyi(empati yapmamayı) risk almayı (sonunu düşünmemeyi), rakabetin bizi güçlendireceği(savaşta herşey mübahtır) v.s. konular olduğunu görürüz.
Bütün bunlar bizleri ruhsuzlaştırır ve acımasız kan emiciler yapar.Oysa bugün köşe yazılarını okurken Sn.Orhan Topal arkadaşımızın rahmetli dedem Tarakçı Sadık Hoca'dan bahsederken rahmetli babam Tarakçı Halit'ten ve diğer rahmetli büyüklerimizden bahsederken onların anılarını düşünmeyeli ne kadar uzun zaman olduğunu düşündüm kendisine müteşekkirim.....
Köyümün her karesini resimleyen arkadaşlarıma müteşekkirim...
Siteye emeği geçen kurucu ve sponsorlara müteşekkirim...
Sevgi ve Saygılarımla...