MEMLEKET HASRETİNE
Her gece Karadeniz müzikleri dinlerken baskın olur köy hasreti. Burnumda tüter Naldöken'den köyümün müthiş görüntüsü. Sonra duman kokusu gelir burnuma, yağmur çiseler usulca hayalimde. Hiçbir yerde yoktur yağmurdan sonra buram buram toprak kokusu. Keşke derim içimden birkaç nesil önce gelseydim, dünyaya o şanslı insanlardan olsaydım keşke de yaşasaydım doya doya ırgatlıkları, yoklukları, zorlukları, tarla ekip hasat almayı, kemre taşımayı, günlükçü gitmeyi. Ailem gibi anlatacak hikâyelerim olsaydı torunlarıma. Son demlerimde bile dilimde köy anılarım, yayla hasretim olsaydı keşke..."
Zamanında dinlemiştik anneannemizden annelerimizin düğünlerini, kaçışlarını, dayılarımızın, amcalarımızın, teyzelerimizin, halalarımızın gençlik hikâyelerini. Okula mısır ekmeği, turşu kavurması yiyip giden akrabalarımızın arkadaşlarına pilav, kuru yedik diye anlatışlarını. O zamanlar bıkılan bu yiyecekler şimdi bizim en özel mönümüz! Kıymet bilmek lazım, insan şükretmeli yokluklara, varlıklara.
Ne kadar şanslıymış ailelerimiz yaşadıklarıyla, zorlukları bile tatlıymış. Biz ise taş yığınları içinde yaşamaya çalışan bir nesiliz. Fırsat bulmaya çalışıyoruz anlatılanları yaşamak için ama çok geç. Her şeye rağmen orada uzun süre bulunamasak da biz yine de o köye aidiz. Özlem çekiyoruz, bu varlık doyurmuyor bizi. Köyün kokusuna, dumanına, hasat zamanına, ırgatlıklarına, düğünlerine, mevlitlerine daha sayamadığımız birçok güzelliğine hasretiz. Mezarlarımız bile güzel içinde yatan tarihi bilene, ezan sesi bile köyümüzde daha huzur verici.
Evet, birçoğumuz köy özlemi çekiyoruz, çekmeye de devam edeceğiz ama biz Yukarıhortokop'lu gençler olarak bizden önceki nesil bize nasıl köyümüzü anlattıysa ve onların anlattıklarıyla köyümüze nasıl bağlandıysak, bizden sonraki nesillere de Yukarıköy'ün güzelliklerini aşılamalıyız ki Yukarıköylü olmanın gururunu diğer nesillerde taşıyabilsin.
SAYGILARIMIZLA
Beşir AVCI eşi Ayşe AVCI anısına
Torunları
Özlem AYDIN ve Zeynep (KOL) KADI